Ledun ilminde Muhammed peygamber - Osiris Tanrısı'dır


  

(Makale Azerice’den Türkçe’ye Google aracılığıyla tercüme edilmiştir)

 

"Hakikat gizli bir sırdır, açabilirsen gel beri.

Küfür içinde iman vardır, seçebilirsen gel beri "

   Şah İsmayıl Hatayi

 

              Bugün artık herkes biliyor ki, Kur'an'ın zahiri anlamından başka, yedi kat derinliği olan batıni anlamları vardır. Zahiri İslam'ın 1400 yaşı varsa, batıni İslam'ın 5500 yaşı var ve o Sümer'den başlanıyor (bak. "Gerçek İslam Sümer'den başlar," site: http://gilarbek.blogspot.com/2013/02/hqiqi-islam-sumerdn-baslanr.html ). Gizli anlamları olan Batın, yani Ledun ilmini eskiden sadece sufi pirləri (bâtıniler) bilmişler. Ledun ilmini bilmeyen insanların eski yazılara izah vermesi ise, zahiri mantığın insanlar arasında temel anlam olarak kabul edilmesine ve Adem'in cennetten kovulmasına yol açmıştır. Bu makalede ben Muhammed peygamberimizle ilgili gerçeklerin Batın-Ledun ilmi ile izahını vereceğim. 

          Hz. Muhammed'in kaynaklarda "İki dünyanın efendisi" adlandırılması onu gösteriyor ki, O eski Mısır'da Ra-Amon adlandırılan Allah'ın karakteridir. Çünkü Mısır kaynaklarına göre, işte Ra-Amon Allah'ı gökte ruhlar dünyası olan Qeb (İslam'da Gayb) dünyasını yaratarak, onun ve yerdeki Mısır'ın Allah'ına dönüşmüştür. Kuran'da Ra-Amon Allah'ı Rahman gibi kaydediliyor ve bu da sufizmde aynı anlamlı isimlerdir. Demek ki, Muhammed peygamberin karakteri öyle Rahman Allah'ın karakteridir. Bu olgu Kuran'da da yazılıyor: "Peygamber'e itaat etmiş Allah'a itaat etmiş olur ... Sana (Muhammed'e) biat etmiş (and içmiş) olanlar Allah'a biat etmiş olur ..." (Kur'an, 4:80, 48:10). Hadislerin birinde bunu Hz. Muhammed'in kendisi de açık bildiriyor: "Kim ki, bana itaat eder, Allah'a itaat eder; kim ki, bana itaat etmiyor, Allah'a itaat etmiyor; kim ki, hükümdara itaat ediyor, bana itaat eder, kim ki, hükümdara itaat etmiyor, bana itaat etmiyor ". Böyle anlaşılıyor ki, Muhammed peygamber hükümdarlar hükümdarı, yani şahlar şahıdır. Bu ise doğrudan Rahman Allah'ın makamıdır.

           Kuran'a göre, Hz. Muhammed'e Allah nuru verilmiştir ki, ünlü sufi Muhiddin İbn Arabi bu nuru "Hakika Muhammediye", yani Hak-Muhammed adlandırıyor. Hak ise Allah'ın adıdır. Demek ki, sufilere göre de Muhammed peygamber Allah'ın karakteridir. Hadislerin birinde Muhammed peygamber der: "Şeriat - benim sözlerim, tarikat - benim işim, hakikat ise benim iç durumumdur". Peygamber'in iç durumunun hakikat, yani hak olması, onun vücudunun, tüm yerküreyi kapsayan ana maddeden (dirilik suyu, İlahi ateş ve b.) ibaret olması demektir.

           Kuran'ın 69. suresi "el-Hakka" denir ve burada, bu sembolün çok derin anlamda olması kaydediliyor: "O Hak olan! Nedir o gerçekleşecek olan? O Hak olanın ne demek olduğunu bilmek sana ne verecek? "(Kur'an, 69:1-3). Bizim "Hak" olarak ifade ettiğimiz kelime eski Mısır yazılarında Hak/Heka olarak kutlanmaktadır ve Mısır ülkesinin başkanına, Allah'ına ait ediliyordu. Onun kullarına ise baka/bekâ denirdi ki, bu da beg (bey) anlamına geliyordu («История Древнего Востока», М.,1988, том II, sayf.338). Mısır kaynaklarında "Hak" sembolü Maat Allah'ı ile ilişkilendirilerek ahirette zuhur edecek Mehdi karakterine da teşmil ediliyordu. Böylece, eski metinlerden birinde, yerde ve gökte olan Maat Allah'ı Tanrıça İsise diyor: "[Kendi] uşağınla, oğlunla gizlen ve ona bu şeyler açılacak. Onun üyeleri gelişecek ve tüm güçleri, iki kez çok olacak, [o] ayılacaq. [Ve o] kendi babasının tahtında oturacak, ve [ona göre] öç alacak, [ve o] İki şahlık (Aşağı ve Yukarı Mısır) Hek yüksek görevini tutacak” (Е. А. Уоллис Бадж, «Египетская книга мёртвых», М-СПб., Ексмо, 2005, sayf.125). Demek ki, Hak (Hek) olan Muhammed peygamber aynı zamanda ahiretle de bağlıdır.

             Muhammed isminin "Med" hissesi eski Mısır'daki Maat Tanrısı'nın adı ile aynı anlamlıdır. İslam'da Maat sembolü - "Maad" ve "Muta" sembolleri olarak işaretlenir ve dönüş anlamında gelecek hayat, yargı gününden sonraki dönem ve b. demektir. Böyle anlaşılıyor ki, Muhammed peygamberin karakteri aynı zamanda ahirette zuhur edecek Mehdi'nin karakteridir.

            Eski Mısır kaynaklarında Maat sembolü - gerçeklik, disiplin, etik norm, Allah'ın doğadaki ve toplumdaki tayini ve b. anlamlarında kutlanıyor (М. А. Коростовцев, «Религия древнего Египта», М., 1976, sayf.142). Mısırlıların "Memfis İlahi risale"sine göre, Tanrıların yaratılışı, İlahi kural yasanın yaranışı ile aynı zamanda gerçekleşmiştir. Bu zaman iyi-kötü arasındaki sınır, gök dünyasının oluşması, orada yaşama ilkeleri, kültür, sanat, beslenme ve b. hepsi Ptah Tanrısı'nın Maatı yarattığı zaman meydana gelmiştir ve işte bundan sonra Ptah Allah'ı dinlendi (Г.Франкфорт, Г. А.Франкфорт, Дж. Уилсон, Т.Якобсен, «В преддверии философии», М., 1984, sayf.69). Kaynaklarda Ptah (Fatih, Yafet sembolleri) adlandırılan Tanrı - firavun Amon'un (Ra-Amon) sözü ve fikri anlamına geliyordu.

          Eski Mısır metinlerinde Maat hakikatı aynı zamanda hak mahkemesinin sembolü sayılıyordu. Öyle ki, eğer insan "kalbinde Maatla" yaşamışsa, demek masum ve temizdir ve o yeniden dirilip Yaru çöllerinde (cennette) mutlu yaşayacaktır (У.Бадж. “Египетская религия. Египетская магия” М.2000, sayf.358). Kaynaklara göre, insan öldüğünde, onun ruhu gök cennetine (Yukarı Mısır) kalkarak, oradaki hakimleri ikna etmeye çalışıyor ki, ben şahımı, babamı, Allah'ı hayal kırıklığına uğratmadım. Bundan sonra bir kefeye ölenin hayat faaliyetinin ve maneviyatının sembolü olan kalbi, diğerine ise hakikat sembolü olan Maat tüyü konur (Б.А.Тураев, “История Древнего Востока», Л., 1935, том I, sayf.283). Demek ki, Muhammed peygamberin karakteri haktan, hakikatten oluşmuş Maat Tanrısı'nın karakteridir ve o - "Hakikat benim iç durumumdur" demekle, kendisinin Hak, Allah olmasını, yani İlahi nurdan oluşturulmasını kaydediyor.

          Maat sembolü Ledun ilminde Mısır'ın Atum Tanrısı'nın adı ile eş anlamlı sembollerdir ki, âlimlere göre Atum öyle Âdemdir. Tevrat'ta kozmik boyutta gösterilen Adem'i ünlü sufi Muhiddin İbn Arabi de Allah olarak tarif ediyor ve "Halk edilmiş" adlandırıyor. Sufiler dahisi Gazali'ye göre, Allah anlamında olan bu dev gök insanı öyle Muhammed peygamberdir. Fazlullah Astarabadinin "Cavidanname" eserine göre ise, Kabe, Darüs-Selam ve Beytü'l-Mukaddas - Adem'in vücudundadır. Böyle anlaşılıyor ki, Muhammed peygamberin karakteri, eski Mısır'da Maat/Atum denilen ve vücudu ile tüm varlıkları kapsayan kozmik insanın karakteridir.

          Fiva tapınağındaki yazıda bildiriliyor ki, Maat - büyük Tanrıların zamanında gökten yere inmiş ve yerde yaşayanlarla birleşmiştir (М.А.Коростовцев, «Религия древнего Египта», М.,1976, sayf.142). Maatın gökten inmesi ve yaşayanlarla birleşmesi, çar hakimiyetinin gökten yere inmesi ile ilgilidir ki, Sümer kaynaklarına göre bunlar Midiya sakinleri olan Kutilər (Quti/Huda) neslinin hakimiyetidir.

            Batın (Ledun) ilminde Muhammed sembolü Maq-Mada gibi açılıyor ki, sufiler bunu Midiya mediumu gibi de okuyorlar. Fakat maq sembolü aynı zamanda qam, yani şaman sembolü ile de aynı fikri bildiriyor. Şaman'ın qamlıq durumu - onun ekstatik durumda ruhunun ana maddeye kavuşması demektir ki, sufizmde bu duruma beka fazı denir. Bu fazda insan ruhu - sufilerin "Hu" adlandırdığı İlahla birleşiyor ve bütünleşiyor. Bu fazda insan - Allah gibi yaratma yeteneğine, tüm bilimleri tam kamil seviyede idrak etmek ilmine sahip oluyor. Demek, qamlıq durumu - insanlığa hayat vermiş ana maddenin durumudur ki, eski felsefede bu İlahi durum Kaos, türklerde ise Oğuz anlamını veriyor. Böyle anlaşılıyor ki, Muhammed adı - Midiya şamanının, yani türk-teurqun ekstatik durumudur, dolayısıyla sufinin bekâ-beglik seviyesi demektir. İslam'da bu durum - insani ve ilahi mahiyetin birleşmesi anlamında olan " ittihad el-lahut bin-nasut" olarak da kutlanıyor. Midiya teurqlarının (türklerinin) gökte Allah yaratması hakkında ben kitap ve makalelerimde geniş bilgi verdim. Tüm bunlar ise o demektir ki, Muhammed peygamberin karakteri Midiya mediumlarından olan türk begin'in karakteridir. Maatın gökten yere inmesi ve yaşayanlarla birleşmesi derken de ilâhî mahiyet olan lahutun, insanla birliyi anlaşılmalıdır. Biz bu birleşmeye - seyyid-beglerin "ceddi" diyoruz.

         Ledun ilminde "Allah'tan başka İlah yoktur ve Muhammed onun Resulüdür" şehadeti daha derin anlamlar veriyor. Batınilikde Resul [RS-L] sembolü İsrail [SR-L] sembolü ile aynı anlamlıdır ve bu da "Osiris/Asar Tanrısı'nın Eli" görüşünü ifade ediyor. Kuran'da (25:38, 50:12-14) Resul sembolü Ress eshabı ve Ressli gibi de kutlanıyor ve bize bu sembol Rus gibi de tanıdıktır. Rus kaynaklarında Rus ülkesi, Oğuz eli gibi gökte kanla oluşturulan ve ölümsüzlükle ilgilidir. Ben, "Allah İsrail şahlığını kime vasiyet etmiştir?" adlı makalemde, gökte kanla yaratılmış Rus ve Oğuz ili hakkında geniş bilgi verdim. Demek ki, Rus ve Oğuz ili – teurqların (türk) gökte kurban ruhlarından yarattıkları cennet anlamındadır ki, bu Osiris (Asar/Oziri/Azer) Tanrısı'nın dünyası da eski metinlere göre Talış (Tilos/Dilmun) dağlarının göklerinde yaratılmıştır. Bu ise böyle bir sonuç çıkarmaya esas verir ki, "Allah'tan başka İlah yoktur ve Muhammed onun Resulüdür" şehadeti Batın ilminde - "Ana maddeden başka İlahi enerji yoktur ve Muhammed bu İlahi enerjiden yaratılmış Osiris/Asar Elidir" olarak anlaşılmalıdır. Eğer Asar, yani Osiris şahlığının öyle Azer Eli anlamında olmasını dikkate alırsak, kabul ederiz ki, Muhammed peygamber öyle Azer Tanrısı'dır. Azer adı diğer kaynaklarda Hazar gibi yazılıyor ki, bu da Hızır sembolü ile aynıdır. Böyle anlaşılıyor ki, Muhammed peygamber öyle ölümsüzlük kazanmış Hızır peygamberdir. Kutsallara ait edilen Hazret sembolü de Hızır-Ata (Azer/Asar/Osiris Ata) demektir.

         Tasavvufta (Batın ilminde), İslam sembolü ile eş anlamlı olan Selim sembolü, diğer kaynaklarda Ur-Selim gibi de yazılıyor ve bu da öyle Yerusalim  (Yeruşalim/Kudüs) şehri anlamındadır. Bildiğimiz gibi, Muhammed peygamber Mirac gecesi insanbaşlı Burak atı ile Mekke'den (El Haram) gökyüzündeki Yerselime (el-Aksa) "seyahate" çıkmış, oradan ise "nur merdiveni" ile kalkarak, Allah'la "sohbet etmiştir". Yeruselim sembolü de Batın ilminde "Rus-Alemi" gibi de açılıyor ki, bu da öyle Resul (Rus-Eli) sembolü gibi gökteki Osiris/Asar, yani Azer şahlığı demektir.

        Tarihçisi M. Xorenatsiye göre, Yerusalim (Kudüs) şehri inşa bittikten sonra Gel adlandırılıyor (М. Хоренаци, I/60). Gel, Gelat (Qulat / Xilat) ise aşırı ismaili şiilerin, yani batıni-nizarilerin elidir ve o Midiya arazisinde mevcut olmuştur. Burası aynı zamanda Azerbaycan atabeglerinin malikanesi olan Xilatdır ve Kuran'da (25:15) Xüld cenneti adlandırılan cennet de işte burada yaratılmıştır. Eski Mısır kaynaklarına göre de Allah "Dünya"yı işte bu Gel kentinde yaratmıştır ve tüm Mısır felsefesi bu Gel eli ile ilgilidir.

        Buhari'nin hadisine göre, Hz. Muhammed'in Mekke'deki evi miras gibi imam Ali'nin kardeşi Aqilə, yani Gele ulaşmış evdir. Mekke sembolü Batın ilminde maq, yani medium demekdir. Buranın diğer adı ise Bekkedir ki, eski Mısır kaynaklarında bu kent Biqqe (Biqe/Bahu) kimi yazılıyor.

        Eski Mısır yazılarında kaydedilir ki, Biqqe adasındaki (ana maddede, yani ilkin sularda yaratılmış ada anlamında) “gizemli yüksek dağda” mağara gizleniyor ki, burada Osiris/Asar/Oziri Tanrısı'nın sağ ayağı saklanıyor (Э. Е. Кормышева, «Религия Куша», М., 1984, sayf.226). Uzmanlar buranı – “İlahi oluşmuş ilk ada” adlandırıyorlar. Diğer bir metinde ise bildiriliyor ki, “bu [tapınak], hiçbir şey yaranmadığı, yerin karanlık ve zulmet olduğu zaman oluştu” (Г.Франкфорт, Г.А.Франкфорт, Дж.Уилсон, Т.Якобсен, “В преддверии философии”, М.,1984, sayf.41). Buradan anlaşılıyor ki, Biqqe adası, henüz hiçbir şeyin yaranmadığı, göklerin karanlıkta ve zulmetde olduğu zaman İlahi yaranışlı ilk adadır. Ledun ilminde bu yaratılış – türk (teurq) beginin, silsilenin beqa fazında, kurban ruhlarından yaratdigi Qeb/Gayb alemidir. Mısır kaynaklarına göre bu ada Gel elinin göklerinde yaratılmıştır. Bu ise o demek ki, Muhammed peygamber evi - Gel, yani eski Geliopol şehridir.

          E. e. VIII yüzyıla ait Asur yazılarında Midiya ülkesinde "Şarkın Arapları" (net: "Güneşin çıktığı yerin Arapları") ülkesinin de adı geçmektedir (И.М.Дьяконов, «История Мидии» М.-Л., 1956, səh.219-221). Şark (Doğu) deyince, eski Mısır metinlerinde ve ünlü sufi Sühraverdinin “İşrak” felsefesinde - Tanrıların doğduğu gök alemi öngörülüyor. Demek ki, Arabistan ülkesi, göklerde yaratılmış ruhlar dünyası anlamındadır ve burada Mısır Tanrıları yaşıyorlar. Yunan kaynaklarına göre, Ereb (Arap) – Kaostan (Oğuz sembolü ile aynıdır) oluşmuştur ki, bu da "gökte yaratılmış el" görüşünü ifade ediyor. Böyle anlaşılıyor ki, sufiler de Arabistan derken gökte yaratılmış Oğuz Elini (İç Oğuz) kastediyorlar. Kitabi-Dede Korkutda, gökte yaratılmış bu dünya - Amman (Ümman) denizinde inşa edilen kafer şehri olarak işaretleniyor ve buradakı âsiler (ruhlar) su altında "Benim Allah" diye bağırıyorlar ("Kitabi - Dede Korkut", B., 1988, sayf.118). Bu ruhlar dünyası - Kabe, Darüs-Selam ve Beytü'l-Mukaddas anlamındadır ki, Fazlullah Astarabadinin "Cavidanname"sine göre bunlar Adem'in vücudundadır. Adem, yani Mısır'ın Atum Allah'ı da gökte yaratılmış Osiris/Asar, yani Azer Tanrısıdır. Demek ki, Batın ilminde Muhammed peygamber - Azerbaycan göklerinde yaratılmış Azer Tanrısı'dır. Hurufi deyimlerinin birinde deyilen - "Vahdetin Güneş'i ilk kes Azerbaycan'da göründü” ifadesi de, Ra-Amon (Rahman) Allah'ın Azerbaycan'dan arşa hakim olması anlamına geliyor.

         Ünlü alim David Rohl yazıyor ki, Mısır kültürünü, Mezopotamya'da göçüp gelmiş Asar (Aşer) oğulları yaratmışlar (Дэвид Рол, «Утраченный завет» , http://top-lib.ru/583242-devid-rol-utrachennyy-zavet.html). Onun yazdıklarından çıkan sonuca göre, Asar adı - Mısır'ın Ra-Amon (İslamda Rahman) Allah'ına verilen yüksek isimdir. Mısır adı da - "Aşardan doğmuşlar" anlamındadır. Bu ise o demektir ki, tüm Mısır kültürü Mezopotamya'dan, yani eski Azerbaycandan başlıyor.

         Mısır rivayetine göre, Allah'ın ilkini olan Osiris (Asar/Oziri/Azer) dünyaya hakim gibi geliyor ve ondan sonra Allah Seti ve 72 arkadaşını yaratıyor. Osiris insanları hayvan seviyesinden çıkarıp, onlara buğday dikmeyi, şarap içmeyi ve b. kültür öğretiyor. Fakat küçük kardeşi Set ona haset ederek, kendi 72 eşi ile onu haince öldürüyor. Ozirinin karısı İsis ise, oğlu Horusla yeniden Osiris Tanrısını diriltiyor ve o önceki gibi dünyaya hakemlik yapmaya başlıyor. Hıristiyan metinlerden olan "Yanıçarın yazıları"na göre ise ölüp dirilen Muhammed peygamber olmuştur. Metinde kaydedilir ki, Muhammed peygamber ölene yakın kendi takipçilerinin çağırıp bildirmişti ki, "Bana defin düzenleyin ve Ben dirilene kadar yanımda olun". Başka rivayete göre, Muhammed'in tabutu göğe kalkarak orada asılı durumda kalmıştır (Г. В. Носовский, А. Т. Фоменко «Пророк завоеватель», М.2009,səh.5,238,37,46,81,83,85). Tüm bunlar demek oluyor ki, Muhammed peygamber eski Mısır kaynaklarında Asar/Oziri/Azer gibi belirtilen Osiris Tanrısı'nın karakteridir. Bunlar hakkında daha geniş bilgi, yazarı olduğum "Batıni-Kur'an" kitabında ve makalelerimde verilmiştir.

 

Firudin Gilar Beg

www.gilarbeg.com